Vakıf

Bir bilim kurgu romanının düşündürdükleri

Celal Cundoglu
4 min readApr 12, 2020

1984’te üniversite sınavına hazırlanırken, dinlenmek amacıyla bilim kurgu romanları okumaya başlamıştım. Daha onbir yaşında Robotlar’ı okumuş ve etkilenmiş olduğum için Isaac Asimov’a ilgim vardı.

Isaac Asimov (Kaynak: Forbes)

Yazarın eserleri içinde beni en çok üniversite sınavına çalıştığım dönemde okumaya başladığım “Vakıf” serisi etkilemişti.

Yayınevi: Harper Collins

Vakıf serisindeki kitapların temel karakteri Hari Seldon adında bir matematikçi idi. Kurguya göre Seldon, matematiğin “psikotarih” adı verilen bir disiplininin kurucusuydu. Çıkış noktası şuydu; matematik ve istatistik prensipleri çok fazla sayıda insana ve veriye dayandırılırsa gelecekte gerçekleşecek tarihi gelişmeler belirli bir kesinlik oranı ile tahmin edilebilir. Seldon’a göre ne kadar çok veri var ise, o kadar hassas gelecek tahmini yapılabiliyordu.

Bu yaklaşım sonraki yıllarda hep aklımda kaldı. Çünkü, özellikle büyük toplulukların davranışlarının küçük gruplara ve bireylere göre daha rahat açıklanabileceğini veya yönlendirilebileceğini anlamıştım. Yıllar içinde bu bilgiyi doğrulayan bir çok gerçek olay gözlemledim.

36 yıl önce okuduğum Vakıf serisi kitaplarından aklımda başka bir şey kalmamıştı. Asimov ilk Vakıf cildini 1951’de yayınlamıştı. Kullandığı kavramlara bugün kullandığımız popüler terminolojideki isimleri vermemişti ama Asimov düpedüz büyük veri ve yapay zeka üzerine kurgulamıştı roman serisini. Tekrar okumaya ve yazılanları hatırlamaya karar verdim.

Kitabın daha giriş bölümünde tekrar okuma kararımın ne kadar isabetli olduğunu gördüm ve bunu yazmaya karar verdim.

Yayınevi: Harper Collins

Hikaye Galaksi İmparatorluğunun 12068.yılında başlıyor (Onikibinatmışsekiz). Bu yılların bizim bildiğimiz milat ile ilgisi yok, sıfırıncı yılda ne olmuş bilmiyoruz. Söz konusu Galaksi İmparatorluğu evrende 25 milyon adet yaşanabilir gezegene yayılmış dev bir yapı. Yönetim merkezi ve İmparatorluk sarayının da bulunduğu yer Trentor gezegeni. Bu gezegen tüm küreyi kaplayan aynı isimli tek bir şehirden oluşuyor. Şehirde (aslında gezegende) yaşayan 40 milyar insan, günümüz medeniyetlerinin baş şehirlerinde yaşayan insanlar gibi, temelde bürokrasi çarkının işlemesini sağlıyorlar.

Tabi bu kadar büyük bir alana yayılmış bir imparatorluğu merkezden etkin yönetmek mümkün değil. Heyecan kaybolmuş, yenilikler yok, tüm bürokratları ile birlikte devlet ve iktidar sadece mevcudu korumak için uğraşıyor.

Hari Seldon’ın psikotarih biliminin formülleri imparatorluğun yaklaşık 500 yıl içinde yıkılacağını, çok büyük insani felaketler yaşanacağını, tüm evrende düzensizlik, kanunsuzluk ve terörün bir sonraki kalıcı medeniyet kurulana kadar 30 bin yıl süreceğini tahmin ediyor. 30 bin yıllık bir kaos insanlık için çok uzun bir süre. Bu nedenle Seldon kaçınılmaz çöküş ile yeniden barışçıl bir evrensel medeniyetin kuruluşu arasında geçecek süreyi 30 bin yıl yerine sadece bin yıla indirecek bir fikir geliştiriyor.

Seldon yavaş yavaş çökecek mevcut imparatorluğun en büyük kaybının milenyumlar içinde insanlığın üstüne ekleye ekleye geliştirdiği bilgi birikimi olacağını düşünüyor. Birbirleri ile savaşacak gezegenlerin, hırslı derebeylerin, komutanların, korsanların güç peşinde iken bilimi değil ilerletmek, aksine yok edeceklerini düşünüyor. Bu durumda insanlığın tekrardan aynı bilgi ve olgunluk seviyesine gelmesinin 30 bin yıl alacağını hesaplıyor.

Bilgi kaybını önlemek için önerisi 500 kadar bilim insanı ve aileleri ile evrenin tüm bilgisinin toplanacağı bir ansiklopedi yazımına başlamak. Ansiklopedi Galaktika adı verilecek bu eser bilimin kaybolmasına engel olacak. İmparator, buna izin veriyor ancak Seldon’ın o günlerde bile isabetli kehanetlerde bulunan psikotarih biliminden kaygılanıyor. Bu nedenle Seldon ve bilim adamlarını ansiklopediyi yazmak üzere imparatorluk sınırlarının en ucunda, merkezden çok uzak ve boş bir gezegen olan Terminus’a gönderiyor.

Buraya kadar anlattıklarım Asimov’un 1951 ile 1993 arasında yazdığı yedi ciltlik serinin sadece girişi. İlk cilt Ansiklopedi Galaktika’yı yazacak bilim insanlarının Terminus’ta bu işe adanmalarını sağlayacak “vakıf” ın kuruluşu ve ilk 150 yılını anlatıyor.

İlk cilt bitti, diğerlerine devam edeceğim.

Bir ergen olarak bilim kurgu romanlarının çok ileri zamanları anlattıklarını düşünür, o zamanları hayal etmeye çalışırdım. Bir galaksi imparatorluğu kurulmuş ve 12 bin yıl geçmiş. Çok uzun zaman. Bugün aynı kitabı okuduğumda ise aklıma şu düşünceler takılıyor:

Belkide buna benzer bir hikaye 12 bin yıl sonra değil, 12 bin yıl önce gerçekleşti. Üzerinde insanoğlunun yaşayabildiği 25 milyon adet gezegene yayılmış dev bir imparatorluk binlerce yılın sonunda gerçekten parçalanmaya, birbirinden kopmaya, bilimi kaybolmaya başladı. Bu arada imparatorluğun en uç noktasındaki bazı medeniyetlerin öncüleri uzak güneş sistemlerini keşif ederken bizim güneş sistemimizi ve dünyamızı buldular. Belki dünyamızda bazı deneyler yaptılar, belki burada biraz vakit geçirdiler, belki rakip gezegenlerin kaşifleri farklı zamanlarda farklı coğrafyalara uğradılar. Kimi Ege, kimi Mısır, kimi Ortadoğu, kimi Güney Amerika’da deneylerini başlattılar. Hatta belki gezegenimizde rekabet içine girdiler. Sonra da, daha acil işleri çıktı, ileride duruma gelip bakmak üzere ayrıldılar. Belki bir gün gelip bakacaklar, belki de onlar kendi derdine düşmüşken uzak bir yerlerde onları biz bulacağız.

Olmaz mı acaba?

--

--

Celal Cundoglu

Interested in family, agility, history, literature, payment systems, sports, rock & humanitarian politics. Write own views in English & Turkish.